Da Vinci Şifresinden Sonra “Newton Şifresi”
Bugün Katolik dünyası Dan Brown'a ve “Da Vinci Şifresi”ne cephe almış durumda. Ancak araştırmacı-yazar Aytunç Altındal'a göre asıl şifre iki yıl sonra çözülecek: “Newton Şifresi” . Altındal,Dan Brown'dan Da Vinci Şifresi'ne, İtalya'da fırtınalar koparan Luigi Cascioli Davası'ndan henüz dillendirilmeyen Newton Şifresi'ne pek çok şeyi anlattı.
“Da Vinci Şifresi”nin Katolik ve Ortodoks camiasında yarattığı rahatsızlık uzun zamandır ortada. Bir yandan Vatikan Hıristiyanları filme gitmemeleri için uyarıyor, diğer yandan Rusya ve Gürcistan'da dini çevreler filmi protesto ediyorlar.
Olay yaratan kitap, Katoliklerin İsa Peygamber'in “Tanrı'nın oğlu” olduğu dogmasını yerle bir edecek tezler içeriyor. Kitaba göre İsa sadece bir “insan” . Üstelik Katolik alemi tarafından fahişe olarak tanımlanan Maria Magdelena ile evli ve soyu devam ediyor.
Bu tezler aslında yeni ortaya atılmıyor. Bugüne kadar konuyla ilgili pek çok akademik çalışma yayınlandı. Ancak hiçbiri Dan Brown'ın çok satan romanı kadar geniş çevrelere ulaşıp yankı yaratmadı.
Bugün Katolik dünyası Dan Brown'a ve “Da Vinci Şifresi”ne cephe almış durumda. Ancak araştırmacı-yazar Aytunç Altındal'a göre asıl şifre iki yıl sonra çözülecek: “Newton Şifresi” . Altındal, Haberposta 'ya Dan Brown'dan Da Vinci Şifresi'ne, İtalya'da fırtınalar koparan Luigi Cascioli Davası'ndan henüz dillendirilmeyen Newton Şifresi'ne pek çok şeyi anlattı.
EVANJELİST VE SİYONİSTLER TARAFINDAN YAZDIRILDI
Haberposta: “Da Vinci Şifresi” Türkiye'de de vizyona girdi. Hem kitap hem film dünyada büyük yankılar yaratıyor. Yazar Dan Brown ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Aytunç Altındal: Dan Brown hakkında hiç iyi düşünmüyorum. Bana sorarsanız Michael Baigent'in kitabını almış, roman yapmış. Tabi o kitap akademikti. Ama Brown roman dilinde yazmış. Yazdığı diğer kitaplar dökülüyor.
Haberposta: “Da Vinci Şifresi”nin Dan Brown'ın yazdığını mı, yazdırıldığını mı düşünüyorsunuz?
Aytunç Altındal: Dan Brown'a büyük ihtimalle Amerikalı Protestanlar, daha doğrusu Evanjelistler tarafından yazdırılmış. Dünya tarihinde sadece Siyonistler ve Evanjelistler hakimiyet kuramadılar. Ancak Katolikler, Müslümanlar ve komünistler dönem dönem dünyaya egemen oldular. Şimdi Siyonistler ile Evanjelistler elele vererek bir dünya hakimiyeti kurmaya çalışıyorlar. Bugün Luigi Cascioli davası da dahil, Vatikan'a karşı sürdürülen mücadele gnostik Hristiyanlar'ın mücadelesidir. Bu kavga 2000 yıldan beri var ama son 150 yılda yükselişe geçti. Bir sahtekarlık var. İsa için babasız doğmuş deniyor ama hiçbir kayıt yok. Babasız bir çocuk Yahudiler arasında doğacak ve bunun kaydı olmayacak. Bu mümkün mü? Bakireden doğmak bir tabirdir. Sokrates, Platon, Büyük İskender de bakireden doğmadır. Ne demek bu? O dönemlerde insanlar “Bu adam benim gibi biri ancak o bazı şeyleri yaparken ben yapamıyorum. O zaman bunun babası ben değilim bir tanrı olmalı” diyorlardı.
İSA GERÇEKTE VAR MI, YOK MU?
Haberposta: Kitabın içeriği ne kadar kurgu, ne kadar gerçek?
Aytunç Altındal: Ben “Da Vinci Şifresi”nde anlatılanları Türkiye'de 15 sene önce yazdım. Cumhuriyet, Sabah ve Milliyet gazetesinde 10'ar gün süre ile yayınladım, ardından “Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri” kitabında topladım.
Da Vinci bir masal, ama dünyada gnostik Hristiyanlar'ın bir mücadelesi var. Mesela Luigi Cascioli davası. Bu dava gerçek. İncil'de anlatılan İsa gerçekten de yaşadı mı yaşamadı mı diye İtalya'da Vatikan'a karşı bir dava açıldı. Eğer gerçekten İsa yaşamadıysa, Vatikan yaşamamış olan bir kişiyi yaşamış gibi göstererek insanlardan vergi topladığı için dolandırıcılıkla suçlandı. Bu dava 7 Ocak 2006'da Viterbo Mahkemesi'nde görüldü. Yerel mahkeme bu davaya bakabilecek yetkiye sahip olmadığını öne sürerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gönderdi. AİHM ise Mayıs 2006'da bu davaya bakacağını açıkladı. Davayı açan Luigi Cascioli'yi savunacak olan avukatlar dünyanın en ünlüleri: Giovanni Di Stefano ve Domenico Marinelli. Saddam'ı savunmuş avukatlar. Şu anda AİHM'de İsa gerçekte var mı yok mu tartışması var.
Luigi Cascioli davası için benim elimdeki bilgi ve belgeleri kendilerine iletmem istendi. Geçen sene yayınlanan bir kitabım var: “Yoksul Tanrı Apollonius” . İncil'de anlatılan İsa portresi bir kolajdır. “Ben Tanrı'nın oğluyum” diyen bir İsa yoktur.
Elinizdeki belgeleri bize verin ki Strasbourg'daki mahkemede olayı daha güçlü savunabilelim diye. Ben de şimdi İtalya'ya gideceğim ve Strasbourg'daki davaya davetliyim. Bilgi, kaynak ve belgeleri Luigi Cascioli davasına ileteceğim.
İSA'NIN YAŞAMI BİR KOLAJ
Haberposta: Peki İncil'in anlatımına göre yaşamış bir İsa yok muydu?
Aytunç Altındal: İncil'de anlatılan İsa ile ilgili o döneme ait en ufak bir bilgi yok. Ama Yahudi şeriatına göre 30 yaşına gelmiş olan bir Yahudi erkeği mutlaka evli olmak zorunda. Eğer evli değilse saçlarını kesip toplumdan dışlanıyor. Nitekim buna işaret olarak İncil'de İsa Yahudi Kralı Herod Antipas'ın önüne getiriliyor. “Senin iddian nedir? Tanrı'nın oğlu musun?” diyor kral. İsa ise “Ben bütün Yahudiler gibi Tanrı'nın oğluyum” diye cevap veriyor. Herod ise “Bu zavallı meczubun teki” diyor. Zaten evlenmediği için de makbul sayılan biri değil. Bu nedenle diyor ki “Buna kadın elbiseleri giydirin, başına çiçekler takın ve şehirde dolaştırın. Sonra da bırakın gitsin” diyor. “Öldürün” demiyor.
Da Vinci'de anlatılan olaylarda yaşamış olduğu varsayılan gerçek İsa denebilecek kişi mutlaka evlidir, bir çocuk babası olmuştur. Annesi Meryem ile Autun şehrine götürüldükleri oradan da sülalenin devam etmiş olma ihtimali var. Ama İncil'de anlatılan İsa değil o. Mesela İsa'nın mezarı boş çıkıyor biliyorsunuz. Zaten o mezar İsa için satın alınmış bir mezar değil Arimatea'nın kendisi için almış olduğu mezar. Oraya konulması da enteresan. Çünkü Yahudi şeriatına göre başkasının mezarına konması da mümkün değil. Bu olaylarda pek çok ipe sapa gelmez tutarsız taraf var.
En akla yakın senaryo ise İsa, Sıraç'ın oğlu. Sirasticus diye bir kitap yazmış. O kitap zaten Tevrat'ta var. O adamın hayatından bir parça, Jeanne Gamalla'nın hayatından bir bölüm, 325'te de resmi olarak Apollonius'un hayatından bir kesit alınmış. Ancak bu tarihten sonra bir değişim olmamış. İsa'nın yaşamı için bir kolaj yapılmış. Yapılan kolajdaki İsa gerçek değil.
PAGANİZMİ ORTADAN KALDIRMAYA ÇALIŞTILAR
Haberposta: Kitapta, Bizans İmparatoru Constantin'in yükselmeye başlayan Hıristiyanlık karşısında Pagan sembollerini dinin içine sokarak bir “orta yol” bulduğu yer alıyor. Mesela Hıristiyanlığın kutsal günü Cumartesi'ymiş ama paganların güneş ayini Pazar olduğu için Constantin bu günü seçmiş. Bu iddialar ne kadar doğru?
Aytunç Altındal: Hıristiyanlık paganizmi ortadan kaldırabilmek için Paganlar'ın önemli günlerini kendileri için önemli gün haline getirdi. Bunun en belirgin hali İsa'nın doğum günüdür. 25 Aralık aslında Mani dininin temsilcisi olan Mani'nin doğum günüdür. Bunu ispatlamış olan ise Isaac Newton'dır. Newton'a göre Hristiyanlık, pagan adetlerini silmek için İsa'ya 25 Aralık'ı doğum tarihi olarak buldu. Halbuki İsa, 25 Aralık'ta doğmadı. Mesela Ortodokslar İsa'nın doğuşunu 6 – 11 Ocak arası kutluyorlar. Hıristiyanlık Anadolu ve Doğu Roma'yı Hıristiyanlaştırabilmek için ne kadar pagan sembol varsa hepsini içine almıştır. En önemli çalıntılarından biri de “Pontifex Maximus” mevkiidir. Pagan döneminde krallar ve imparatorlar “Pontifex Maximus” yani baş rahiptiler. Bugün Vatikan'daki Papa'nın sıfatlarından biri de budur.
HRİSTİYANLIK DİN DEĞİL
Haberposta: Bir de komünyon var…
Aytunç Altındal: Tabii. Karl Marx'ın arkadaşı Frederich Engels diyor ki: “11. yüzyıla kadar Alman kabilelerinde Berlin'de bulunan Töton kavimler, düşmanlarının ruhunu ve gücünü alabilmek için hanibalizm (yamyamlık) uygularlardı. Ve oturup öldürdükleri düşmanlarını yerlerdi” diyor. Kominyonda ne yapılıyor? İsa'nın eti ve kanı yeniyor. Bu yamyamlıktır. Metaforik olarak kendi tanrılarını yiyorlar. Bunlar pagan özellikleri.
Hıristiyanlık sekülarize edilmiş Yahudi şeriatı üzerine kurulmuş bir külttür. Din değil. Kişiye tapmaya yönelik bir kült. Bu nedenle onun içinde mit olması gerekiyor. Hıristiyan ilahiyatı açısından dört tip İsa var: Birincisi Historical Jesus (tarihsel İsa) belgelerle ispatlanmış böyle bir şahıs yok. İkincisi Biblical Jesus (İncil'e göre İsa) ise sadece İncil'de anlatılan İsa'dır. Üçüncüsü Synoptic Jesus. İncil'de yer alan Matta, Matthaew, Marcus ve Luka'nın anlattıklarına göre bir İsa. John ve Paul yok. Onların anlattıkları bir İsa var. Dördüncü ise Mythologic Jesus. Dünyadaki bütün Hristiyanlar mitolojik İsa'ya inanıyorlar. Diğer üçü hiçbir şekilde ispatlanamıyor. Bir Hıristiyan'a İsa'yı anlat deseniz, o mitolojik İsa'yı anlatır.
Constantine'in güzel bir sözü vardır. İznik Konsili toplandığında “Ne istiyorsunuz? Aranızdaki kavga nedir” diyor. Onlar ise “İsa Tanrı'nın oğlu, onu kabul ettirmek istiyoruz” diye cevap veriyorlar. Bunun üzerine imparator “Bizim pantheonda 20 tane Tanrı var. Ben ‘Sol Invinctus' güneşin oğluyum. Bu adam da bir Tanrı'nın oğlu olacak ne olur ki?” diyor.
YENİ BİR “YAZAR” HAZIRLIYORLAR
Haberposta: “Da Vinci'nin Şifresi”den sonra ne olacak? Sizce bu akımın devamı gelecek mi?
Aytunç Altındal: Hıristiyanlık kültünün içinde “Da Vinci Şifresi” de var “Isaac Newton Şifresi” de. Onun için de Keneeth Wright diye biri çıkar. Bir yazar hazırlıyorlar herhalde. Da Vinci Şifresi'nden 2-3 yıl sonra bu kez de “Newton Şifresi” çıkacak. Newton'ı herkes fizikçi, matematikçi zannediyor. Ama o aslında bir okültist. Onun gizli metinleri var. Verirler onu birisine. Da Vinci Amerikalıydı, o İngiliz olur mutlaka. Bu sefer de herkes onu okur. Mutlaka Yahudi asıllı, mason ve eşcinsel olur. Bu üç özelliği olduğunda da dünyada bir numara olur. Isaac Newton Şifresi'nin içeriğini söylemeyeyim, 2-3 yıl sonrasına kalsın, heyecan olur.
Kaynak:Haberposta
M. Serdar KORUCU
“Da Vinci Şifresi”nin Katolik ve Ortodoks camiasında yarattığı rahatsızlık uzun zamandır ortada. Bir yandan Vatikan Hıristiyanları filme gitmemeleri için uyarıyor, diğer yandan Rusya ve Gürcistan'da dini çevreler filmi protesto ediyorlar.
Olay yaratan kitap, Katoliklerin İsa Peygamber'in “Tanrı'nın oğlu” olduğu dogmasını yerle bir edecek tezler içeriyor. Kitaba göre İsa sadece bir “insan” . Üstelik Katolik alemi tarafından fahişe olarak tanımlanan Maria Magdelena ile evli ve soyu devam ediyor.
Bu tezler aslında yeni ortaya atılmıyor. Bugüne kadar konuyla ilgili pek çok akademik çalışma yayınlandı. Ancak hiçbiri Dan Brown'ın çok satan romanı kadar geniş çevrelere ulaşıp yankı yaratmadı.
Bugün Katolik dünyası Dan Brown'a ve “Da Vinci Şifresi”ne cephe almış durumda. Ancak araştırmacı-yazar Aytunç Altındal'a göre asıl şifre iki yıl sonra çözülecek: “Newton Şifresi” . Altındal, Haberposta 'ya Dan Brown'dan Da Vinci Şifresi'ne, İtalya'da fırtınalar koparan Luigi Cascioli Davası'ndan henüz dillendirilmeyen Newton Şifresi'ne pek çok şeyi anlattı.
EVANJELİST VE SİYONİSTLER TARAFINDAN YAZDIRILDI
Haberposta: “Da Vinci Şifresi” Türkiye'de de vizyona girdi. Hem kitap hem film dünyada büyük yankılar yaratıyor. Yazar Dan Brown ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Aytunç Altındal: Dan Brown hakkında hiç iyi düşünmüyorum. Bana sorarsanız Michael Baigent'in kitabını almış, roman yapmış. Tabi o kitap akademikti. Ama Brown roman dilinde yazmış. Yazdığı diğer kitaplar dökülüyor.
Haberposta: “Da Vinci Şifresi”nin Dan Brown'ın yazdığını mı, yazdırıldığını mı düşünüyorsunuz?
Aytunç Altındal: Dan Brown'a büyük ihtimalle Amerikalı Protestanlar, daha doğrusu Evanjelistler tarafından yazdırılmış. Dünya tarihinde sadece Siyonistler ve Evanjelistler hakimiyet kuramadılar. Ancak Katolikler, Müslümanlar ve komünistler dönem dönem dünyaya egemen oldular. Şimdi Siyonistler ile Evanjelistler elele vererek bir dünya hakimiyeti kurmaya çalışıyorlar. Bugün Luigi Cascioli davası da dahil, Vatikan'a karşı sürdürülen mücadele gnostik Hristiyanlar'ın mücadelesidir. Bu kavga 2000 yıldan beri var ama son 150 yılda yükselişe geçti. Bir sahtekarlık var. İsa için babasız doğmuş deniyor ama hiçbir kayıt yok. Babasız bir çocuk Yahudiler arasında doğacak ve bunun kaydı olmayacak. Bu mümkün mü? Bakireden doğmak bir tabirdir. Sokrates, Platon, Büyük İskender de bakireden doğmadır. Ne demek bu? O dönemlerde insanlar “Bu adam benim gibi biri ancak o bazı şeyleri yaparken ben yapamıyorum. O zaman bunun babası ben değilim bir tanrı olmalı” diyorlardı.
İSA GERÇEKTE VAR MI, YOK MU?
Haberposta: Kitabın içeriği ne kadar kurgu, ne kadar gerçek?
Aytunç Altındal: Ben “Da Vinci Şifresi”nde anlatılanları Türkiye'de 15 sene önce yazdım. Cumhuriyet, Sabah ve Milliyet gazetesinde 10'ar gün süre ile yayınladım, ardından “Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri” kitabında topladım.
Da Vinci bir masal, ama dünyada gnostik Hristiyanlar'ın bir mücadelesi var. Mesela Luigi Cascioli davası. Bu dava gerçek. İncil'de anlatılan İsa gerçekten de yaşadı mı yaşamadı mı diye İtalya'da Vatikan'a karşı bir dava açıldı. Eğer gerçekten İsa yaşamadıysa, Vatikan yaşamamış olan bir kişiyi yaşamış gibi göstererek insanlardan vergi topladığı için dolandırıcılıkla suçlandı. Bu dava 7 Ocak 2006'da Viterbo Mahkemesi'nde görüldü. Yerel mahkeme bu davaya bakabilecek yetkiye sahip olmadığını öne sürerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gönderdi. AİHM ise Mayıs 2006'da bu davaya bakacağını açıkladı. Davayı açan Luigi Cascioli'yi savunacak olan avukatlar dünyanın en ünlüleri: Giovanni Di Stefano ve Domenico Marinelli. Saddam'ı savunmuş avukatlar. Şu anda AİHM'de İsa gerçekte var mı yok mu tartışması var.
Luigi Cascioli davası için benim elimdeki bilgi ve belgeleri kendilerine iletmem istendi. Geçen sene yayınlanan bir kitabım var: “Yoksul Tanrı Apollonius” . İncil'de anlatılan İsa portresi bir kolajdır. “Ben Tanrı'nın oğluyum” diyen bir İsa yoktur.
Elinizdeki belgeleri bize verin ki Strasbourg'daki mahkemede olayı daha güçlü savunabilelim diye. Ben de şimdi İtalya'ya gideceğim ve Strasbourg'daki davaya davetliyim. Bilgi, kaynak ve belgeleri Luigi Cascioli davasına ileteceğim.
İSA'NIN YAŞAMI BİR KOLAJ
Haberposta: Peki İncil'in anlatımına göre yaşamış bir İsa yok muydu?
Aytunç Altındal: İncil'de anlatılan İsa ile ilgili o döneme ait en ufak bir bilgi yok. Ama Yahudi şeriatına göre 30 yaşına gelmiş olan bir Yahudi erkeği mutlaka evli olmak zorunda. Eğer evli değilse saçlarını kesip toplumdan dışlanıyor. Nitekim buna işaret olarak İncil'de İsa Yahudi Kralı Herod Antipas'ın önüne getiriliyor. “Senin iddian nedir? Tanrı'nın oğlu musun?” diyor kral. İsa ise “Ben bütün Yahudiler gibi Tanrı'nın oğluyum” diye cevap veriyor. Herod ise “Bu zavallı meczubun teki” diyor. Zaten evlenmediği için de makbul sayılan biri değil. Bu nedenle diyor ki “Buna kadın elbiseleri giydirin, başına çiçekler takın ve şehirde dolaştırın. Sonra da bırakın gitsin” diyor. “Öldürün” demiyor.
Da Vinci'de anlatılan olaylarda yaşamış olduğu varsayılan gerçek İsa denebilecek kişi mutlaka evlidir, bir çocuk babası olmuştur. Annesi Meryem ile Autun şehrine götürüldükleri oradan da sülalenin devam etmiş olma ihtimali var. Ama İncil'de anlatılan İsa değil o. Mesela İsa'nın mezarı boş çıkıyor biliyorsunuz. Zaten o mezar İsa için satın alınmış bir mezar değil Arimatea'nın kendisi için almış olduğu mezar. Oraya konulması da enteresan. Çünkü Yahudi şeriatına göre başkasının mezarına konması da mümkün değil. Bu olaylarda pek çok ipe sapa gelmez tutarsız taraf var.
En akla yakın senaryo ise İsa, Sıraç'ın oğlu. Sirasticus diye bir kitap yazmış. O kitap zaten Tevrat'ta var. O adamın hayatından bir parça, Jeanne Gamalla'nın hayatından bir bölüm, 325'te de resmi olarak Apollonius'un hayatından bir kesit alınmış. Ancak bu tarihten sonra bir değişim olmamış. İsa'nın yaşamı için bir kolaj yapılmış. Yapılan kolajdaki İsa gerçek değil.
PAGANİZMİ ORTADAN KALDIRMAYA ÇALIŞTILAR
Haberposta: Kitapta, Bizans İmparatoru Constantin'in yükselmeye başlayan Hıristiyanlık karşısında Pagan sembollerini dinin içine sokarak bir “orta yol” bulduğu yer alıyor. Mesela Hıristiyanlığın kutsal günü Cumartesi'ymiş ama paganların güneş ayini Pazar olduğu için Constantin bu günü seçmiş. Bu iddialar ne kadar doğru?
Aytunç Altındal: Hıristiyanlık paganizmi ortadan kaldırabilmek için Paganlar'ın önemli günlerini kendileri için önemli gün haline getirdi. Bunun en belirgin hali İsa'nın doğum günüdür. 25 Aralık aslında Mani dininin temsilcisi olan Mani'nin doğum günüdür. Bunu ispatlamış olan ise Isaac Newton'dır. Newton'a göre Hristiyanlık, pagan adetlerini silmek için İsa'ya 25 Aralık'ı doğum tarihi olarak buldu. Halbuki İsa, 25 Aralık'ta doğmadı. Mesela Ortodokslar İsa'nın doğuşunu 6 – 11 Ocak arası kutluyorlar. Hıristiyanlık Anadolu ve Doğu Roma'yı Hıristiyanlaştırabilmek için ne kadar pagan sembol varsa hepsini içine almıştır. En önemli çalıntılarından biri de “Pontifex Maximus” mevkiidir. Pagan döneminde krallar ve imparatorlar “Pontifex Maximus” yani baş rahiptiler. Bugün Vatikan'daki Papa'nın sıfatlarından biri de budur.
HRİSTİYANLIK DİN DEĞİL
Haberposta: Bir de komünyon var…
Aytunç Altındal: Tabii. Karl Marx'ın arkadaşı Frederich Engels diyor ki: “11. yüzyıla kadar Alman kabilelerinde Berlin'de bulunan Töton kavimler, düşmanlarının ruhunu ve gücünü alabilmek için hanibalizm (yamyamlık) uygularlardı. Ve oturup öldürdükleri düşmanlarını yerlerdi” diyor. Kominyonda ne yapılıyor? İsa'nın eti ve kanı yeniyor. Bu yamyamlıktır. Metaforik olarak kendi tanrılarını yiyorlar. Bunlar pagan özellikleri.
Hıristiyanlık sekülarize edilmiş Yahudi şeriatı üzerine kurulmuş bir külttür. Din değil. Kişiye tapmaya yönelik bir kült. Bu nedenle onun içinde mit olması gerekiyor. Hıristiyan ilahiyatı açısından dört tip İsa var: Birincisi Historical Jesus (tarihsel İsa) belgelerle ispatlanmış böyle bir şahıs yok. İkincisi Biblical Jesus (İncil'e göre İsa) ise sadece İncil'de anlatılan İsa'dır. Üçüncüsü Synoptic Jesus. İncil'de yer alan Matta, Matthaew, Marcus ve Luka'nın anlattıklarına göre bir İsa. John ve Paul yok. Onların anlattıkları bir İsa var. Dördüncü ise Mythologic Jesus. Dünyadaki bütün Hristiyanlar mitolojik İsa'ya inanıyorlar. Diğer üçü hiçbir şekilde ispatlanamıyor. Bir Hıristiyan'a İsa'yı anlat deseniz, o mitolojik İsa'yı anlatır.
Constantine'in güzel bir sözü vardır. İznik Konsili toplandığında “Ne istiyorsunuz? Aranızdaki kavga nedir” diyor. Onlar ise “İsa Tanrı'nın oğlu, onu kabul ettirmek istiyoruz” diye cevap veriyorlar. Bunun üzerine imparator “Bizim pantheonda 20 tane Tanrı var. Ben ‘Sol Invinctus' güneşin oğluyum. Bu adam da bir Tanrı'nın oğlu olacak ne olur ki?” diyor.
YENİ BİR “YAZAR” HAZIRLIYORLAR
Haberposta: “Da Vinci'nin Şifresi”den sonra ne olacak? Sizce bu akımın devamı gelecek mi?
Aytunç Altındal: Hıristiyanlık kültünün içinde “Da Vinci Şifresi” de var “Isaac Newton Şifresi” de. Onun için de Keneeth Wright diye biri çıkar. Bir yazar hazırlıyorlar herhalde. Da Vinci Şifresi'nden 2-3 yıl sonra bu kez de “Newton Şifresi” çıkacak. Newton'ı herkes fizikçi, matematikçi zannediyor. Ama o aslında bir okültist. Onun gizli metinleri var. Verirler onu birisine. Da Vinci Amerikalıydı, o İngiliz olur mutlaka. Bu sefer de herkes onu okur. Mutlaka Yahudi asıllı, mason ve eşcinsel olur. Bu üç özelliği olduğunda da dünyada bir numara olur. Isaac Newton Şifresi'nin içeriğini söylemeyeyim, 2-3 yıl sonrasına kalsın, heyecan olur.
Kaynak:Haberposta
M. Serdar KORUCU
0 Comments:
Post a Comment
<< Home